Kırım’ın Rusya’yla birleşmesinin 10. yıldönümü | Başkonsolos Buravov: Kırım konusu tamamen kapandı
Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosu Andrey Buravov Kırım’ın Rusya’ya katılımının 10.yıldönümü için düzenlediği toplantıda açıklamalarda bulundu.
Kırım’ın yüzyıllardır Rusya’nın bir toprağı olduğunu belirten Başkonsolos Buravov ‘Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin yasama yürütme organları tarafından Şubat 1954 yılında kabul edilen Kırım’ın Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne devredilmesine rıza gösterme konusundaki kararlar SSCB anayasası ve o zamanki Rusya’nın anayasasına aykırıydı. Çünkü birlik cumhuriyetler arasındaki sınırların ayarlanmasında değil halk arasında referandum yapılmasını gerektiren toprak devri söz konusuydu. 1954 yılında, 2014’teki gibi Kırım’ın üyeliğine ilişkin referandum yapılmadı” ifadelerini kullandı.
‘Donbass’ta yaşananların aynısını Kırım’da yapmaya kalkıştılar’
Kırım halkının kararlı tutumu sayesinde Donbass’ta yaşananların Kırım’da meydana gelmediğini belirten Buravov şu sözlere yer verdi:
”Batılıların başlangıçtan itibaren yeni Rusya ile ilgili olarak takip etmeye karar verdikleri böyle bir yaklaşımın kabul edilmezliği Vladimir Putin tarafından 2007 yılında Münih’te güvenlik konferansında yaptığı konuşmasında açıkça belirtildi. 1 yıl sonra da Bükreş’te Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya girişine giden yolun açıldığı NATO zirvesi düzenlendi. 2008 yılında Batı, Rusya’nın ulusal çıkarlarını hiçe sayarak Rusya’ya fiilen savaş ilan etti. Batı, Gürcistan’ın o zamanki liderliğini Güney Osetya’da askeri maceraya kışkırttı. Ardından, sert ve kararlı tepkimizden sonra gerginlik seviyesini devam ettirdi. Aynı dönemde Washington uydularıyla birlikte aslında Ukrayna’yı kollarına alma onu Rusya’yı caydırma ve bastırma aracı haline getirme planını uygulamaya başladı. Sonuç olarak da Şubat 2014’te Ukrayna’da bir devlet darbesine yol açtı. Bunun sonucunda açıkça milliyetçi ve Rusya karşıtı güçler orada iktidara geldi. Bu güçler de Donbass’ta kendi nüfuslarına karşı açıkça bir savaş başlattılar. Kırım içinde aynısını yapmaya kalkıştılar. Ancak milliyetçilerin kurbanı ve anavatanlarında dışlanmış olarak hissetmek istemeyen Kırım halkının kararlı tutumuyla karşılaştılar. Kırım halkının Ukrayna’dan bağımsızlık ve Rusya’ya geri dönme lehine yaptığı seçimin Kırım Özerk Cumhuriyeti sakinlerinin yüzde 96’sının ve Sivastopol sakinlerinin de yüzde 95’inin Rusya ile yeniden birleşmek için oy kullandığı 16 Mart 2014 tarihinde yapılan halk referandumunda onaylandığını belirtebilirim.”
‘Kırım konusu tamamen kapandı’
Basın mensuplarının Kırım’daki güncel güvenlik durumuna ilişkin sorularını yanıtlayan Buravov şöyle konuştu:
‘‘Kırım’da normal yaşam devam ediyor. Kırım’ın savaş koşulları altında yaşadığını söylemek için bir neden yok. Bakanlığımız 16 Mart günü referandumun 10. yıl münasebetiyle yaptığı basın açıklamasında Kırım konusunun tamamen kapatılmış olduğunu belirtmiştir. Böylelikle Kırım konusunun müzakereye asla açık olmadığını ve Kırım’ın tamamen Rusya parçası olduğunu bir defa daha teyit etmiştir.”
Buravov: Rusya seçim sonuçları Rus-Türk ilişkileri açısından çok önemli
Kırım’ın 10.yıldönümüne ilişkin değerlendirmeleri sonrası Rusya devlet başkanlığı seçimleriyle ilgili soruları da yanıtlayan Başkonsolos Buravov, “Oyların yüzde 87’den fazlasını mevcut devlet başkanı Vladimir Putin aldı. Bunun, Rus-Türk ilişkilerinin açısından bakarsak çok önemli olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Rusya’daki seçime katılımın yüksek olduğunu belirten Buravov, “Yüzde 74’ten fazla kişi seçime katılım gösterdi. Seçim sonucuna bakarsak, yüzde 87’den fazla oyu bizim mevcut devlet başkanımız Vladimir Putin aldı. Oy hesaplama işi hemen hemen bitmiş durumda. Küçük yüzdeler kaldı ama prensip olarak sonuç bellidir. Bunun da Rusya’nın geleceği açısından, Rus-Türk ilişkilerinin açısından bakarsak bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü iki ülkenin liderlerinin arasındaki mevcut samimi diyalog çok önemlidir ve ilgili ilişkilerimize de büyük ölçüde katkıda bulunmaktadır. Devlet başkanımız siyasetimizin ne istikamette gelişeceğine dair gerekli açıklamalar yapacaktır” dedi.
‘Başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasından yanayız’
Son olarak Gazze’de yaşanan duruma ilişkin değerlendirmede bulunan Başkonsolos Buravov, “Biz iki devletli ve mutlak suretle Filistin devletinin kurulması ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasından yanayız. Böyle bir tutumumuz var. Terör eylemleri hiçbir şekilde mazeret olarak gösterilemez. Diğer taraftan terörle mücadele adı altında yoğun bir şekilde sivil halka karşı terör eylemlerinin kullanılmasının da kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz.Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması ve ateşkes konusundaki adımlar ABD tarafından engelleniyor” diye ekledi.